Titreyen ellerim, parçalanacakmış gibi çarpan kalbimle yürüdüm. Beynimde dönüp duran senaryolar yavaşlattı adımlarımı. Hem geri dönmek hem gitmekti kalbimden geçen. Yaklaştıkça zorlandım. Heyecandan bükülen dizlerime rağmen, umutlarımın verdiği şevkle attım her adımımı. Hayalini kurduğum an için yürüdüm. Sonunu bilmeksizin, iyi olanı dileyerek. Çabuk vardım. Yavaş adımlarıma rağmen oradaydım işte. Bitmişti yollar. Sona ulaşmak bir nebzede olsa yeşertti umutlarımı. Hayal ettiğim gibi olmasa da ulaşmıştım. Dönmek gerekiyordu artık. Yitmesede kendini hissettiren heyecanımla yürüdüm. Zamanda geri gider gibi her attığım adımda biraz daha rahatladım. Biraz daha huzur buldum. Yüzümdeki anlamsız tebessümle uzaklaştım oradan. Heyecan yerini farklı hislere bıraktı. Artan umutlarımın verdiği garip duygu sarmıştı her yanımı. Kendimi farklı bir semtte buldum bir anda. Yollar mesafeler anlamsızlaşmış adımlarım beni kalabalığın içine sürüklemişti. Merhemim yanlızlıktı halbuki. Neden gelmiştim buraya? Yüzümden bir türlü atamadığım o tebessümle, aklımdan hiç geçmemiş bir yerdeydim. Kalabalıkta olsa yanlızlığı hissedebiliyordum. Kalbimi duyacak kadar değildi yanlızlığım. İhtiyacım olan için harap olmuş ayaklarımı bir kez daha zorladım. Issız yollar aradım yürümek için. Hafif bir meltem esti. Saçlarımın yüzüme değmesiyle kendime geldim. Yollar tükenmişti yine. Başladığım yere dönmüştüm. Titreyen ellerim sakinleşmişti. Dizlerim bu kez heyecandan değil yorgunluktan bükülüyor, anlamsız yere biryerlere sürüklenmesinin hesabını sormak istercesine sızlıyordu. Yollar tükenmişti ama hayaller bitmiyordu. Gerçeklerle yüzleşip yok olan hayallerin yerini yenileri aldı. Yeni yollar çizildi önüme. Adımlanmayı bekleyen sonu meçhul yollar. Hazır olduğumda sırtıma yüklediğim yeni hayallerim ve umutlarımla tekrar adımlayacağım o yollar…
Yorum bırakın